Yeni:

latest

Şeyhi Kimdir? Hayatı ve Eserleri

Şeyhi Kimdir? Şeyhi Şeyhî’nin Hayatı ve Eserleri Şeyhi’nin Hayatı  ŞEYHÎ, Yûsuf Sinâneddîn (d. ?/? - ö. 834 ?/1431 ?) Divan şairi. Adı Yûsuf...

Şeyhi Kimdir?

Şeyhi'nin Hayatı ve Eserleri
Şeyhi
Şeyhî’nin Hayatı ve Eserleri

Şeyhi’nin Hayatı 

ŞEYHÎ, Yûsuf Sinâneddîn
(d. ?/? - ö. 834 ?/1431 ?) Divan şairi.

Adı Yûsuf Sinâneddîn’dir. 15. yüzyılda Germiyan sarayı tarafından himaye edilen Şeyhî, divan şiirinin ilk büyük üstadıdır.

Şeyhî’nin ailesi hakkında biyografik kaynaklarda herhangi bir bilgiye rastlanmamaktadır. Ancak Germiyan Beyi II. Yakûb’a ait iki vakfiyede Şeyhî şahit olarak kayıtlıdır. Bu vakfiyelerin birinde şairin baba adı Ahmed, diğerinde Mecdeddîn’dir. Timurtaş, bu iki farklı bilgiyi Şeyhî’nin babasının adının “Ahmed Mecdeddîn” şeklinde olabileceğini belirtmek suretiyle değerlendirmiştir.

Şeyhî; 14. yüzyılın güçlü beyliklerinden Germiyanoğulları Beyliği’nin sınırları içerisinde, 773/1371-778/1376  ya da 786/1385-792/1390 yılları arasındaki bir tarihte Kütahya’da dünyaya geldi. Germiyan Beyi Süleymân Şâh zamanında doğan Şeyhî asıl şöhretini II. Yakûb Bey döneminde kazandı. Anadolu’nun ilk önemli kültür merkezlerinden biri olan Kütahya, divan edebiyatında söz sahibi birçok önemli sanatçıyı da yetiştirmiş ve bu birikimini daha sonra Osmanlı Devleti’ne yansıtmıştır. Bu kişilerden Ahmedî ve Ahmed-i Dâ’î, Şeyhî’nin yetişmesinde önemli rol oynamış âlim şairlerdendir.

Gençlik yıllarında tahsilini ilerletmek için Germiyan Beyi Süleymân Şâh tarafından İran’a gönderilen Şeyhî, orada Seyyid Şerîf Cürcânî ile ders arkadaşlığı yaptı. Kaynaklara göre o, İran’daki eğitiminden sonra tasavvuf, tıp, edebiyat ve hikmet ilimleriyle mücehhez olarak Kütahya’ya döndü. Daha sonra Hakîm Sinân olarak şöhret bulan Şeyhî, özellikle göz hekimliği konusunda uzmanlaştı. Karaman Seferi sırasında Çelebi Mehmed’in sıkıntıdan gözleri rahatsızlanınca Çelebi Mehmed’i tedavi etmesi için Germiyan’dan getirtildi. Şeyhî’nin hizmetinden memnun kalan padişah da onu “re’is-i etibbâ” tayin etti. Şeyhî, İran dönüşü sırasında Ankara’da Hâcı Bayram Velî ile tanışıp kendisine intisap etti ve bundan sonra “Şeyhî” mahlasını aldı. Bir görüşe göre de Şeyhî, Hâcı Bayram’a değil Emîr Sultân’a bağlandığı için “Şeyhî” mahlasını seçmiştir. Gerek kendisini yetiştiren Germiyan sahasında gerek eğitim aldığı İran’da pek çok mutasavvıfla tanışan Şeyhî’nin Bursa’da Seyyid Nesîmî ile de görüştüğü rivayet edilmektedir. Kurnaz’a göre bu rivayet Şeyhî’nin Emîr Sultân’a bağlandığı bilgisini güçlendirmektedir. Bilgin; Şeyhî’nin Emîr Sultân'a intisap ettiğini, hatta onun halifesi olarak irşat faaliyetlerinde bulunmak üzere Alaşehir’e gönderildiğini, Şeyhî'nin burada bir tekke kurduğunu, oğlunun ve torununun da aynı istikamette faaliyetlerini devam ettirdiğini ifade etmektedir. Araştırmacıların fiilen şeyhlik yapmadığı konusunda hemfikir oldukları Şeyhî’nin mutasavvıflar çevresinde oldukça önemli bir yeri olduğunu Menâkıb-ı Akşemseddîn’de geçen Şeyhî ile ilgili bir anekdot ortaya koymaktadır.

Şeyhî’nin Osmanlı sarayıyla doğrudan münasebeti Emîr Süleymân Çelebi’ye intisabıyla başladı. Zaman zaman Çelebi Mehmed ve II. Murâd gibi Osmanlı sultanlarıyla da teması oldu. Ancak onun asıl bağlandığı devlet adamı şüphesiz Germiyanoğulları’nın son beyi II. Yakûb’dur. II. Yakûb Bey’in 832/1428’de Edirne’de II. Murâd’ı ziyareti sırasında ona refakat eden Şeyhî, bu tarihten kısa bir süre sonra memleketi Kütahya’ya döndü ve hayatının sonuna kadar burada attarlık yaptı. Hamza Güner, onun Kütahya’da attarlığın yanı sıra Dumlupınar Camii’nde hatiplik görevinde bulunduğunu, hatta bu camiin hatipliğini yakın zamana kadar (1967’den önce) Şeyhî’nin torunlarının sürdürdüğünü ve Doğlarlı Hoca diye bilinen bir kişinin hatipliği ele geçirdiğini belirtmektedir. 

Şeyhî’nin doğum tarihinde olduğu gibi ölüm tarihinde netlik yoktur. Timurtaş, Şeyhî’nin ölüm tarihi ile ilgili birçok mütalaaya yer verdikten sonra 834/1431 yılı dolaylarında vefat ettiğini söylemektedir. Yine Timurtaş’ın naklettiğine göre İbrahim Necmi Dilmen, Anadolu Beylerbeyi Hamza Bey’in evlenmesi sebebiyle yazdığı bir kasidesinden hareketle şairin 830/1426-1427’da hayatta olduğunu, ölümünün bu tarihten sonra gerçekleştiğini bildirmektedir. Orhan Bilgin ise, Şeyhî’nin 870/1465-1466’da Alaşehir’de kendi adına bir türbe yaptırdığını ve 887/1482-83’te öldüğünü, dolayısıyla da yüz yıl ömür sürdüğünü ifade etmektedir. Ancak diğer kaynaklara göre Şeyhî’nin mezarı Kütahya’ya bağlı Dumlupınar köyü sınırları içerisindedir.

Şeyhî’nin Eserleri


Dîvân: Şeyhî’nin, 15 kaside, 2 terkib-bend, 4 terci-bend, 2 müstezad, 1 mesnevi, 202 gazeli içeren orta hacimde bir Dîvân’ı vardır.

Har-nâme: Türk mizah edebiyatının ilk şaheserlerinden olan Har-nâme 126 beyitlik küçük bir mesnevîdir. Aruz vezninin fe’ilâtün mefâ’ilün fe’ilün kalıbıyla yazılmıştır. Manzume Arapça bir darb-ı meselden ve Emir Hüseynî’nin Zâdü’l-Müsâfirîn’inde geçen bir beyitten ve esinlenerek kaleme alınmıştır.

Hüsrev ü Şîrîn: Şeyhî’nin asıl ününü sağlayan eseridir. Araştırmacılara göre Türk edebiyatında yazılan Hüsrev ü Şîrîn mesnevîlerinin en başarılısı budur. 

Şeyhî, Hüsrev ü Şîrîn’i tamamlayamadan hayata veda etmiştir. Metin, 16. yüzyılda Rûmî adında bir şair tarafından tamamlanmıştır. Şeyhî’nin yeğeni Cemâlî de Hüsrev ü Şîrîn’e 109 beyitlik bir zeyl yazmıştır.

Şairin Hâb-nâme ve Ney-nâme adında iki küçük mesnevîsi ile tıbba dair bir manzumesinin olduğu ileri sürülmüşse de bunlar henüz ele geçmemiştir.

👀İçerik Hakkında👇
🔄Güncelleme : 2 Eylül 2025
🔎Açıklamalar
☑ Bu içerik hakkında düşüncelerinizi yorumlarda belirtiniz.
☑ Şikayet veya Düzeltme isteklerinizi siirrafim@gmail.com adresine gönderebilirsiniz.
💼Kaynaklar
✔https://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/seyhi-yusuf-sinaneddin

Hiç yorum yok

Siz bu içerik hakkında ne düşünüyorsunuz? Düşüncelerinizi yazarak katkıda bulunabilirsiniz.

Yaşayan ve Yaşatılan Şiir

Şairler

Attila İlhan Cahit Külebi Nazım Hikmet Ran Gülten Akın Ahmed Arif Aziz Nesin Hilmi Yavuz Rıfat Ilgaz Turgut Uyar İlhan Berk Aşık Veysel Şatıroğlu Ceyhun Atuf Kansu Melih Cevdet Anday Metin Altıok Pablo Neruda Tevfik Fikret İsmet Özel Şükrü Erbaş Ahmet Haşim Ahmet Kutsi Tecer Ahmet Muhip Dıranas Ataol Behramoğlu Cahit Sıtkı Tarancı Can Yücel Karacaoğlan Kul Nesimi Muzaffer Tayyip Uslu Sabahattin Ali Sylvia Plath Yahya Kemal Beyatlı Özdemir Asaf Abdurrahim Karakoç Ahmet Erhan Behçet Necatigil Dante Alighieri Didem Madak Enver Gökçe Ercişli Emrah Fuzuli Mehmet Akif Ersoy Mevlana Celaleddin Rumi Muammer Hacıoğlu Orhan Veli Kanık Sadık Doğan Sennur Sezer Sezai Karakoç Yavuz Bülent Bakiler Yunus Emre Ümit Yaşar Oğuzcan Adnan Yücel Ahmet Telli Arkadaş Zekai Özger Asaf Halet Çelebi Aşık Daimi Behçet Kemal Çağlar Bekir Sıtkı Erdoğan Bertolt Brecht Birhan Keskin Charles Baudelaire Edgar Allan Poe Erzurumlu Emrah Faruk Nafiz Çamlıbel Fazıl Hüsnü Dağlarca Federico Garcia Lorca Ferda Balkaya Çetin Johann Wolfgang von Goethe Kemalettin Kamu Mahmud Derviş Maya Angelou Melisa Gürpınar Metin Eloğlu Namık Kemal Nurullah Genç Oktay Rifat Horozcu Pir Sultan Abdal Rainer Maria Rilke Refik Durbaş Ruhsati Rüştü Onur Serdari Teslim Abdal Yusuf Hayaloğlu Ülkü Tamer Şeyhi A. Kadir Abdal Musa Abdülkadir Bulut Ahmet Oktay Ali Rıza Ertan Attila Jozsef Aydın Öztürk Aşık Mahzuni Şerif Aşık Özlemi Bedri Rahmi Eyüpoğlu Behçet Aysan Bejan Matur Cahit Zarifoğlu Celal Sahir Erozan Celal Sılay Cemal Safi Cemal Süreya Dadaloğlu Edip Cansever Egemen Berköz Emily Dickinson Eşrefoğlu Rumi Fethi Savaşçı Füruğ Ferruhzad Gevheri Güven Turan Hacı Bayram Veli Halim Yağcıoğlu Hasan Ali Yücel Hasan Dede Hasan Hüseyin Hasibe Ayten Hüseyin Haydar Jorge Luis Borges Kaygusuz Abdal Kayıkçı Kul Mustafa Kazak Abdal Kemal Varol Konstantin Simonov Kul Hüseyin Lale Müldür Mahmut Temizyürek Mesleki Mithat Cemal Kuntay Murathan Mungan Mustafa Özçelik Naze Nejla Yerlikaya Necip Fazıl Kısakürek Necmettin Halil Onan Nesimi Nevzat Çelik Nihat Behram Orhan Alkaya Orhan Seyfi Orhon Orhan Şaik Gökyay Ozan Erbabi Pierre-Jean de Beranger Rıza Tevfik Bölükbaşı Sait Maden Seyhan Erözçelik Turgay Kantürk Vasfi Mahir Kocatürk Vedat Türkali Victor Hugo Yaşar Kemal Yaşar Nabi Nayır Yılmaz Erdoğan Ziya Osman Saba Ömer Bedrettin Uşaklı Ömer Turan