Aşık Özlemi - Değme Felek Değme Felek türküsünün sözleri ve hikayesi. Aşık Özlemi'nin ( Muammer Badem ) hayat hikayesi. Aşık Özlemi Değm...
Aşık Özlemi - Değme Felek
Değme Felek türküsünün sözleri ve hikayesi. Aşık Özlemi'nin ( Muammer Badem ) hayat hikayesi.
![]() |
| Aşık Özlemi |
Değme Felek Sözleri
Bugün Benim Efkarım Var Zarım Var
Değme Felek Değme Telime Benim
Gül Yüzlü Cananı Elden Aldırdım
Ecel Oku Değdi Gülüme Benim
Değme Felek Değme Gülüme Benim
Lokman Hekim Gelse Sarmaz Yarayı
Hilebaz Dostunan Açtık Arayı
Ne Köşkümü Koydu Ne De Sarayı
Baykuşlar Tünedi Dalıma Benim
Değme Felek Değme Telime Benim
Özlemiyem Başım Dumanlı Dağlar
Gözlerim Yaşlıda İçim Kan Ağlar
Güz Ayları Geldi Bozuldu Bağlar
Hazan Yeli Değdi Gülüme Benim
Değme Felek Değme Gülüme Benim
Değme Felek Hakkında
Seslendiren: Aşık Özlemi
Söz/Şiir: Aşık Özlemi ( Muammer Badem )
Müzik: Aşık Özlemi
Albüm:
Çıkış Tarihi:
Türü: Halk Müziği
Değme Felek Türküsünün Hikayesi
Muammer Badem (Aşık Özlemi), Amasya’ya bağlı Gümüşhacıköy ilçesi İmirler köyünden, lise son sınıfta okuyan bir genç… Aynı lisede okuyan Ümmü’ye vurulur. Ümmü de a ona… Buluştukları ağacın altında hiç ayrılmayacaklarını söyler ikisi de. O ağaç, sevdalarına tanıktır. Ümmü, o ağacın altında isminin baş harfini işlediği mendilini verir Muammer’e.
Muammer üniversite sınavına girer, sınavı kazanır. Öğrenim görmek için Ankara’ya giderken de mendili cebindedir. Ümmü’yü de cebinde götürür. Yüreğinin üstündeki cepte… İlk yıl bitip Muammer köye geldiğinde iki sevgili, yine o ağacın altında buluşur. Zaman çabuk geçer. Yaz sanki üç ay değil, bir gündür. Muammer, üniversite ikinci sınıfındayken 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi yapılır.
Derken 80 zamanı bir şiiri devrimci yol gençlik derneğinde sergilendiği bahane gösterilerek tutuklanır, içeri atılır ve hapis hayatı başlar.
“Sen istersen kırılır bu çark
Durur bu devran
Sen istersen durur bu devran
Yeter ki sen iste bir tanem.”
Görevliler, “Bu çark kırılır.” cümlesinin sol görüşe ait olduğuna karar verirler. Oysa şiir Ümmü’ye yazılmıştır. Gel gör ki mevcut zihniyet Muammer’i tutuklar.
Üç yıl kadar içeride kalan Özlemi'yi hapisten hemen sonra iki yıl kadar da askere alırlar, sonrasında özlemi köyüne döndüğünde sevdiği kızı bir polis ile evlendirilmiş olarak görür.
Çoğu sanatçının aksine kendisi bu süreden sonra eski kalitesinde eserler ortaya çıkaramamıştır. Kendini toplayan özlemi sanat yaşamına devam eder.
Köy dardır artık Muammer’e, soluk alamaz olur. O ağacı gördükçe yanar, Ümmü’yü gördükçe çıplak ayakla közde yürür gibidir. Bağlamasını alıp köyü terk eder. Türkülere vurur kendini. Sağda solda söylemeye başlar. Hacıbektaş Şenlikleri’nde ustası Mahzuni Şerif ona “Özlemi” mahlasını verir.
Bir gün Ümmü’nün öldüğü haberi gelir Özlemi’ye. Ümmü’nin ailesi de Muammer’e (Özlemi) köye dönmesi için ricacı gönderir. Muammer ince adamdır, köye gider. Ümmü’nün ailesi, “Ümmü, ‘Muammer’le buluştuğumuz ağacın altına gömün beni.’ dedi son nefesinde. Oğul bu ağaç hangi ağaçtır?” dediğinde Muammer yıkılır. Cebinde mendilini taşıdığı sevgili kendini unutmamıştır. Asıl sevdiği kendidir. Sevinç ve kederin iç içeliği… Bir gözü çiçekli ilkyaz, diğer gözü hüzünlü güz…
Âşık Özlemi, Ümmü’yü o ağacın altına gömer, çekip gider sonra. Ünü dört bir yanan yayılır. O söylemesinde kim söylesin? Aşk ağlatır, dert söyletir, derler. Özlemi hem ağlar hem söyler.
Bir radyodan türkü söylemesi için davet alır Âşık Özlemi. İlk türküsünü okumasını isterler. Özlemi, mendili için o anda yarattığı türküyü okur:
“Bugün benim efkârım var, zarım var”
İstanbul Ok Meydanında Üst yaya geçidi yerine, yolu düz geçmeye çalışırken geçirmiş olduğu trafik kazasında gözlerini dünyaya yuman Aşık Özlemi 05.03.2014 tarihinde İmirler köyüne defnedilmiştir.
Aşık Özlemi Kimdir? Hayatı
Amasya'ya bağlı Gümüşhacıköy ilçesi İmirler köyünde 1957 yılında dünyaya gözlerini açan Özlemî'nin asıl adı Muammer Badem'dir.
Dedesi İstiklal savaşında sağ kolundan yaralanmış gazi olup köyde Çolak Hüseyin olarak bilinir. Köyde hayatını çiftçilik ile devam ettiren Çolak Hüseyin'in iki oğlu olup Âşık Özlemî büyük oğlu Çolağın Hasan'ın ikinci çocuğu olarak doğar. Ailesi Horosan'dan Tunceli ilinin Hozat ilçesine gelmiş oradan Hacı Bektaşi Dergahı'nda hizmet eden Hacım Sultan soyundan Âşık Gacim Sultan'dan devam eden Abdallar sülalesine dayanmaktadır. Bir aylıkken anne babası tarafından büyük dedelerine yanında hiçbir evladı kalmadığı için evlatlık verilmiş ve kendisi büyük dedesi ölene dek anne babasını tanımamıştır (Uzun, 2011: 23).
Küçük yaşlarda saza ilgisi olan Özlemî köylerine diyar diyar gezerek gelen âşıklardan etkilenir. Usta çırak geleneği içinde yetişen Özlemî'nin ilk ustaları Çorumlu halk âşıkları Âşık Borani ve Âşık Şekip Şahadoğru'dur.
Özlemî'nin saza ve geleneğe olan ilgisi gün geçtikçe artmış o keman ustası da olmasına rağmen sazı seçmiştir. İlkokula başladığı yıllarda okula gelen
müfettişe öğretmenini Özlemî'nin çok güzel saz çaldığından bahseder ve müfettiş onu dinler. Özlemî'nin saz çalmasından etkilenir ve cebinden iki buçuk lira çıkarıp Özlemî'ye verir. Bu olay onun saza daha da sarılmasını sağlayacaktır. Gümüşhacıköy ortaokuluna kayıt yaptıran Özlemî hem
okuluna devam eder hem de düğünlerde, özel günlerde, eş dost meclislerinde sazı sözü ile duygularını dile getirir.
Ortaokul ikinci sınıfta Bahçeli kahvehanesinde çalışır ve garsonluk yaparak para kazanır; gittiği her yere sazını götüren ve ondan hiç ayrılmayan Özlemî'nin içinde âşıklık ateşi yanacaktır. O dönemin ünlü isimlerinden Kemal Maraşlı ile arkadaş olan Mahzuni Şerif Gümüşhacıköy'e arkadaşının evine misafir olarak gelir. Kemal Maraşlı Özlemî'yi Mahzuni Şerif'in bulunduğu ortama davet eder ve iki âşık, usta ve çırak, tanışır. Kemal Maraşlı'nın vesile olduğu bu tanışma Özlemî için dönüm noktası olacaktır.
Mahzuni Şerif aşığın sözünü sazını dinler ve çok beğenir. Özlemî okulu yarıda bırakıp bir buçuk sene Mahzuni Şerif ile köy köy diyar diyar gezer. Bektaşi kültüründe ve Balım Sultan sohbetlerinde saz ile dile getirdikleri duygular ile meydana çıkan Mahzuni Özlemî usta çırak ilişkisi ile Türkiye'yi dolaşır. Özlemî'nin ustası Mahzuni Şerif okuluna devam etmesi gerektiğini söyler ve Özlemî kaldığı yerden ortaokula devam eder.
1978 yılında liseye başlar. Mahzuni Şerif'ten aldığı derslerle çıraklık eğitimini tamamlamış ustalığa adım atmıştır. Davut Sulari, Âşık Hasan, Murat Çobanoğlu, Hüseyin Çırakman, Âşık Borani, Âşık Gülabi ile âşık meclislerinde yer almış, yarışmalara katılmıştır. Sonraki yıllarda Âşık Haydar Öztürk ve Hüseyin Çırakman'dan istifade etmiştir (Uzun, 2011:25).
Ustalık yaşamında ilk şiiri "Gidiyorum Suna Boylum Sen Ağlama" şiiri ile tüm yurtta ismi duyulur. Bu şiir TRT repertuarına da girmiş olup aşığın
sanat hayatında da tanınmasını sağlamıştır. İlk bestesini orta okul yıllarında yapan âşık sonraki yıllarda da " Açma Yaram, Yürü yalan Dünya Senden
Usandım" eserlerini yazar ve bunlar da TRT repertuarına girer.
Âşık Gümüşhacıköy Lisesinden 1978 yılında mezun olur ve girdiği üniversite sınavı sonucunda Ankara'da Basın Yayın Yüksek Okulunda okumaya hak kazanır. Bu dönem ihtilal öncesi öğrenci eylemlerinin arttığı dönem olup Özlemî iki yıl öğrencilik hayatı yaşadıktan sonra 12 Eylül 1980 darbesinden bir gün sonra yakalanarak hapse atılır. Bunun nedeni sevgilisine yazdığı "Bir tanem" şiiridir. Şiir Devrimci Yol Gençlik Derneğinin panosunda asılı bulunur ve Özlemî tutuklanarak cezaevine girer. Yirmi sekiz ay mahkum olarak hapishanede kalan Özlemî buradan çıkar çıkmaz evinden alınarak asker ocağına teslim edilir. Kırklareli 109. Piyade Alayı’nda yirmi ay askerlik yapar. Askerlik bittikten sonra beş yıldır ayrı kaldığı vatanına, köyüne dönen Özlemî evlenir.
Çeşitli işlerde çalışarak geçimini sağlayan
Özlemî en son Gümüşhacıköy Belediyesinde işe girer ve kendini yeniden saza söze verir. 1989'da Gümüşhacıköy ilçesinde saz çalma kursu açar ve burada yüzlerce öğrenciye saz çalmayı öğretir (Uzun, 2011: 24).
1992 yılından sonra radyo ve televizyon programlarına çıkan âşık, Sabahat Akkiraz ile tanışır ve ona "Değme Felek" şiirini seslendirmesi için verir. Tüm Türkiye'de çok sevilen şiiri Sabahat Akkirlaz, Zafer Gündoğdu, Ceylan, Mustafa Uğur, Sümer Ezgü, Cengiz Özkan, Zara, Esat Kabaklı, Oğuz Aksaç, Ender Balkır, Sevcan Orhan, Emel Taşcıoğlu, Tolga Sağ gibi sanatçılar
radyo ve televizyonlarda seslendirerek okurlar, aynı zamanda çeşitli televizyon dizilerinde de bu şiire yer verilmiştir.
![]() |
| Aşık Özlemi |
Özlemî İstanbul Okmeydanı'nda 2 Mart 2014 tarihli trafik kazasında ağır yaralanır ve 3 Mart 2014 tarihinde gözlerini hayata kapatır. Adına her yıl anma etkinlikleri düzenlenen Âşık Özlemî'nin mezarı doğup büyüdüğü âşıklık geleneğinin filizlendiği İmirler köyündedir.
Mahlası
Özlemî mahlas almasını şöyle anlatır: Çoğu köylü çocuğu gibi ben de çobanlık yaptım, ilk sazımı koyunlar dinledi. Her seslenişimde bana öksüz bir çocuğun bakışı gibi boyunlarını eğerek bakarlardı. Sazla kucaklaşıp dertlerimi ve özlemlerimi saza aktardım. Âşık oluşuma neden ise ana baba şefkatinden yoksun geçen çocukluğumun ana baba sevgisi ve Özlemî’dir (Ankaralı vd. 2000: 188). Aşığa Özlemî mahlasını ilk ustalarından olan Âşık Borani vermiştir. Âşık Özlemî badeli bir âşık olmayıp usta çırak ilişkisi esasında yetişmiştir.
👀İçerik Hakkında👇
🔄Güncelleme : 5 Kasım 2025
🔎Açıklamalar:
☑ Bu içerik hakkında düşüncelerinizi yorumlarda belirtiniz.
☑ Şikayet veya Düzeltme isteklerinizi siirrafim@gmail.com adresine gönderebilirsiniz.
💼Kaynaklar :
✔ Anadolu Ozanları Youtube, https://youtu.be/1DLMNaa7aLk?si=Ua-yEZGG_bj5Rv0r
✔ Çalakalem, https://calakalem.com/2024/05/turku/bugun-benim-efkarim-var-zarim-var-degme-felek/
✔ Hüseyin Kelleci Youtube, https://youtube.com/@kellecitv?si=iHrg2WDEoe0vQzZC
✔ Can Tv Youtube, https://www.youtube.com/live/kg1Zlm0099E?si=dlrJ_ooyCBj3pYmh
✔ Şerife Özer, Mustafa Topal, https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1539408


Hiç yorum yok
Siz bu içerik hakkında ne düşünüyorsunuz? Düşüncelerinizi yazarak katkıda bulunabilirsiniz.