Nâzım Hikmet Şiiri - Varlık Dergisi Haziran 2025 Sayısı Dosya : “Nâzım Hikmet Şiiri” – Haydar Ergülen, Göksel Aymaz, Betül Dünder, Emre Zey...
Nâzım Hikmet Şiiri - Varlık Dergisi Haziran 2025 Sayısı
Dosya:
“Nâzım Hikmet Şiiri” – Haydar Ergülen, Göksel Aymaz, Betül Dünder, Emre Zeytinoğlu, Ege Işık Özatay
Yazı:
Kavramsal Sanat: Jorinde Voigt ile Söyleşi (Fatma Berber) – Filiz Akın’ın Anısına: Dışavurumcu Bir “Lunaparak” Metaforu (Burak Süme) – Akılcı Faydacılık ve Bir Filozofun Kaygısız Hayat Yolu (Tahir M. Ceylan) – Şiirsel Bilgelik, Tanıklık ve Gizem (Aylin Antmen) – Telafisi Olan ve Olmayan Değerler: Trajedi, İroni ve Halit Ziya’nın Mirası (Faruk Turinay) – Can Alkor’un Ars Poetika’sı: Şiirsel Dili ve Çeviriyi Formalize Etmek (Efe Murad) – Hayatı İdrak Teşebbüsleri: Yaralar ve Yamalar [19] (Murat Batmankaya) – Rüzgâr Odası (Yavuz Özdem) – Türkçe Günlükleri (Feyza Hepçilingirler) – Zeynep Oral, Bir Kültür Sanat İnsanı, İyi Bir Gazeteci (Lütfi Özgünaydın) – Yeni Şiirler Arasında (Şeref Bilsel) – Yeni Öyküler Arasında (Jale Sancak)
Şiir :
Mustafa Ruhi Şirin, Hüseyin Köse, Hülya Deniz Ünal, Mustafa Ergin Kılıç, Alper Beşe, İsmail Doruk, Elif Akyol, Muhammed Ebu Zeyd, Cansu Kuey, Sinan Altındağ, Cihan Dursun, Yasemin Uzun
Öykü:
Esin Kıroğlu, Elif Yeşilkaya, Didem Kazan Sol
Desen:
Özge Ekmekçioğlu
Kitaplar Arasında:
Mehmet Öztek ile “Nassı Güzeller” Üzerine Söyleşi (Onur Köybaşı) – “Altını Ben Çizdim” - Mehmet Said Aydın (Yusuf Koşal) – Mesut Barış Övün ile “Neyse ki Günler Uzadı” Üzerine Söyleşi (Vildan Külahlı Tanış) – “Ev Yarası” - Cengiz Şenol (Fatih Öğüt) – Fuat Çiftçi ile “Yara Göründü” Üzerine Söyleşi (Şükrü Kırkağaç) – “Veda Etmiyorum” - Han Kang (İrfan Keşoğlu) – Deniz Goran ile “Sen Benle, İstanbul Benimle” Üzerine Söyleşi (Hıdır Eligüzel)
Editörden :
Varlık’ın Haziran 2025 sayısının dosya konusu, “Nâzım Hikmet Şiiri”. Bursa Büyükşehir Belediyesi, Haziran 2024 – Haziran 2025 arasını “Bursa Nâzım Hikmet Yılı” ilan etmiş ve pek çok etkinlik gerçekleştirmişti. Son olarak 9-10 Mayıs’ta birçok şairin, araştırmacı yazarın katılımıyla “Güneşin Sofrasında Nâzım Hikmet Sempozyumu”nu düzenledi. Haydar Ergülen, Göksel Aymaz ve Betül Dünder bu sempozyum için kaleme aldıkları bildirileri dergimizin okurları için gözden geçirerek yeni bir biçime soktular. Sempozyumun ilk günü açılan ve 9 Eylül’e dek ziyaret edilebilecek “Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim” sergisinin küratörü Emre Zeytinoğlu ile ise Ege Işık Özatay bir söyleşi yaptı.
“Nâzım Hikmet şiiri, diyalektik materyalist realist karakterini toplumun değişim güçlerinin, en somut haliyle de Türkiye proletaryasının tarihsel eyleminin Anadolu’ya ilişkin bir ‘kurtuluş düşü’ olarak tasarlanmasından almıştı. Memleketine ilişkin ‘ulu kurtuluş düşü’, onun şiirini tüm öğeleriyle belirlemiştir. Bu belirlenimin doğrudan görünür olduğu yer, şiirinin biçimidir,” diyen Göksel Aymaz, “Nâzım Hikmet Şiirinde Marksist Estetik” başlıklı yazısında şairin yapıtına bakarak Marksist estetiğin ilkelerini aramadığını, Marksist estetiğin temel tezlerinden yararlanarak Nâzım Hikmet şiirini tespit etmeye çalıştığını özellikle vurguluyor ve komünist dünya görüşüne bağlanmanın onun yapıtını nasıl dönüştürdüğünü inceliyor.
Haydar Ergülen, “Nâzım, ‘Gerçekten Âşık’” başlıklı yazısında şairin şiirlerinde aşklarının yansımalarını anlatırken özellikle Münevver’le ilişkisini odağa alıyor. Bursa Hapishanesi’nden SSCB’ye şairin yaşamındaki bazı önemli olayları aktarırken “Nâzım’ın kadınları” ifadesi yerine “Nâzım’ın aşkları” demeyi tercih ettiğini belirtiyor ve “Aşklarına yazdığı şiirler memleket şiirlerini aratmıyor, hasret, gurbet şiirleri aşk şiirlerini aratmıyor (…). Hep ve ilk kez gibi âşık, ama yalnızca kadınlara değil, memleketine, şehrine de, oğluna da elbette!” diyor.
Betül Dünder, “‘Ayşe’nin Mektupları’ Odağında Nâzım ve Diyalojik Benlik” başlıklı yazısında “Nâzım’ın kadınları” ifadesini bir kenara itiyor ve “kadınların Nâzım’ını konuşma zamanı artık” diyor: “Cinsiyetçi diskurun eleştiri konusu haline gelmesi için hem yazınsal hem de eylemsel olarak çok çaba harcandığını, emek ve mücadele verildiğini” hatırlatarak; söz konusu şiirlerin yazıldığı “1943 yılından günümüze normalleştirmeyerek, eleştirerek ve değiştirmek için müdahil olarak neler yapılabileceğinin bir karşılaştırması açısından ‘Ayşe’nin Mektupları’nın önemini koruduğunu” belirtiyor.
Yirmi iki sanatçının yapıtlarıyla katıldığı “Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim” sergisinin küratörü Emre Zeytinoğlu, Ege Işık Özatay’ın yaptığı söyleşide, “Nâzım Hikmet’tin politik duruşu, özel yaşamı ve sanatı asla birbirinden ayrılmıyor. Bunlar onda ayrı ayrı kompartımanlar değildir. Tümü de duygusal bir tabana yayılır ve bir yaşam sevincine bağlıdır. Örneğin arkadaşlıkları, aşkları, hasretleri, anıları, şiirleri, resimleri, yani duygularının en etkili olduğu anları, maruz kaldığı öylesine sert ve acımasız olaylar ve ortamlar sırasında belirir ki bu gerçekten şaşırtıcıdır,” diyor.
#Açıklamalar:
*Güncelleme: 29 Mayıs 2025
#Kaynaklar:
YORUMLAR